Korkma! Sen ki büyük bir azimle demirden dağları eritmiş bir milletin, olağanüstü bir cesaretle gemileri karadan yürüterek çağ açıp çağ kapatmış bir dehanın soyundansın.

Korkma! Sen ki söz konusu vatan olunca açlığa, dondurucu soğuğa aldırış etmemiş fakat esarete karşı bir an bile boyun eğmeyi düşünmeden genciyle, yaşlısıyla, kundaktaki bebeğiyle cepheye koşmuş, yedi düvele meydan okumuş onurlu bir ecdadın neslindensin.

İstiklal şairimiz Mehmet Akif, aziz milletimizin bu emsalsiz hasletlerinden yola çıkarak böyle seslenmiştir milletine ve kahraman Türk ordusuna.

Çünkü bu vatan toprağı, vatanımızın bağrına emanet edilmiş binlerce kefensiz kahraman tarafından, iman dolu göğüsler siper edilerek kazanılmıştır.  

Her karışı şüheda fışkıracak bu toprakları savunan güç, garb'ın âfâkını saran çelik zırhlı duvarı her defasında yıkıp geçmiştir.  

Medeniyet denilen tek dişi kalmış canavar, Türk milletinin dirayeti karşısında dize gelmiş; hayâsızca emellerine ulaşamadan geldiği gibi gitmiştir.  

İstiklal Marşımız, her kelimesiyle Türk milletinin onurunu ve mücadelesini dile getirmiştir.

İstiklal Marşı, bağımsızlığımızın haykıran sesi olmanın yanında, bağımsızlık mücadelemizin özünü yansıtan bir destandır.

İstiklal Marşı; Türk milletinin haykırışı, sitemi, sevinci ve duasıdır.  

İstiklal Marşımız 103 yıldır dilimizde, gönlümüzde göğsümüzü kabartan bir coşkudur.

  Bu vesileyle Mehmet Akif'in, milletinin duygularına tercüman olarak kaleme aldığı bu eşsiz dizelerin alkış tufanlarıyla kabul edilişinin yıl dönümünde, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve bağımsızlığımızın mimarı başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi; Milli Mücadele'nin en çetin döneminde milletimizin dirilişini, şahlanışını en etkili şekilde ölümsüzleştiren Mehmet Akif Ersoy'u rahmet, minnet ve tazimle yâd ediyorum.